BORA ÖZGEN
Çocukluğumda, babamın memuriyet görevinden kaynaklanan diyar diyar Anadolu turumuzda, bir çok eş dost meclisinde, “bizim zamanımızda buralar tarla idi, almadık o zaman bir dönüm arazi” gibi cümleleri, çok sık duymuşluğum vardır. Yıllar geçip de üniversite sonrası iş hayatına atıldığımda, benim ve arkadaş çevremin de ebeveynlerimiz gibi sohbetlerinde bu serzenişi devam ettirmesi bende koskocaman bir soru işareti yarattı. Bu konuda eksiklik yaşayan sadece benim diye düşünürken, toplumun büyük bir kesimindeki aynı jenerasyonda halen bu pişmanlığın ve hayıflanmanın yaşanması, kimsenin üzerinde düşünmediği veya günlük rutinin problemleri arasında göz ardı ettiği büyük bir toplumsal konuya işaret etmekteydi: “Para yönetimi ve finansal okur yazarlık eksikliği”
İşin daha da şaşırtıcı yanı, birçok üniversitenin ekonomi, iktisat, muhasebe gibi para ile ilintili bölümlerinden mezun olan gençlerimiz bile, iş kendi paralarını yönetmeye veya yatırım yapmaya geldiğinde ne bir karar verebilmekte ne de doğru yatırım aracını seçebilmekteydiler.
Bir kez daha aileden alınan ve küçük yaşlardan beri bilinçaltımıza yerleşen olumlu veya olumsuz edinimlerin, okul veya iş hayatımızdaki farklılıklara ve kazanımlara rağmen yaşam boyunca peşimizi bırakmadığı gerçeğine vardım. Benim jenerasyonum dahil, genç ve orta yaş nüfusu oluşturan insanımızın geleceğe dair ekonomik planları olmadığı gibi, ailelerinin de zorunlu sosyal sigorta ve emeklilik haricinde bir tasarruf ve yatırım planları yoktu. “Tüketim toplumu” diye ifade edilen ve bireyleri üretmeden tüketmeye, biriktirmeden kredi alıp harcamaya sevk eden ve sonunda toplumu top yekûn borç batağına sürükleyen “halkın finansal karakteri” de tam da bu noktada şekillenmekteydi.
Biz bayramlarda topladığımız harçlıkları götürüp annemize babamıza veren, cebimizden çıkardığımız parayı masa altında veya arkamızı dönerek sayan, birikimlerimizi eşimizden ve çocuklarımızdan saklayarak yastık altında yapan ve parasal konuların aile arasında konuşulmasını tabu olarak gören bir toplumun çocukları olarak yetiştirildik.
Etrafımızda her saniye değişen dünyayı takip etmek ve küresel finans hareketlerinin içinde bulunduğumuz toplum üzerindeki etkilerini anlamlandırabilmek; temel anlamda bir finansal okur yazarlık gerektirir. Hatta bu okur yazarlığın ilkokul çağından itibaren; paranın ne olduğu, parası ödenmeden bir şeyin sahibinin olunamayacağı, bir şeyi almak için uygun zamanın beklenmesi ve sabredilmesi gerekliliği, paranın çalışarak kazanılabileceği, kazanılan paranın bir kısmının tasarruf edilmesi gerekliliği, gibi konular ile çocuklarımıza verilmesi günümüzde neredeyse bir zorunluluk haline gelmiştir.
Dünyanın finans ve para politikalarına yön veren, küresel finansın bir numaralı aktörlerinden olan INGILTERE’ nin, 2009 dan beri devam ettirdiği ve bu yıl, 14-18 Haziran tarihleri arasına denk gelen ulusal “My Money Week” (Benim Param), haftası, ilk ve orta öğretim seviyesindeki (4-19 yaş) 10 binlerce genci hedef almakta, bu gençlere; “toplumda paranın yeri, önemi ve kullanımı” çerçevesinde bilgiler vererek, küçük yaştaki gençlerin, para üzerindeki hakimiyetini geliştirmeyi ve bu konuda öz güvenlerini arttırmayı amaçlamaktadır.
Yıllık 65 milyar pound ile, kendisinden sonra gelen ABD ve Isviçre’ nin toplamı kadar net finansal hizmet ticaret geliri elde eden İngiltere’nin; döviz ticareti, sınır ötesi banka kredileri, uluslararası sigorta prim gelirleri, finansal teknoloji, yeşil ve çevreci finans, İslami finans, denizcilik finansı dahil olmak üzere, birçok alanda rakipsiz olmasının temelinde, vatandaşlarının, yukarıda örneğini verdiğim, ilk ve orta öğrenime kadar uzanan para ve finansal eğitimi yer almaktadır.
Dünyada millet olarak söz sahibi olabilmenin yolu güçlü bir ekonomiden geçmekte, güçlü bir ekonomi ise; para ve paranın kontrolünü elinde tutan, bilgi ve öngörü sahibi bireyler tarafından yaratılmaktadır. Ülkemizde bu eksikliğin giderilmesine katkı sağlayan her türlü girişimin önünü açmak ve desteklemek, gençlerimizi bu konularda düşünmeye ve okumaya sevk etmek en büyük hedefimiz olmalıdır.
Bu büyük eksikliğin giderilmesinde, “kovayı dolduran damlalar misali” bir damlada kendisi ekleyerek; küresel finansal ve ekonomik haberler ile toplumu zamanında ve en yeni bilgiler ile donatmayı, kendine hedef edinen PARAKULE’ yi tebrik ediyor, başta geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlere ve tüm takipçilerine hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.