Artık nasıl bitmeyen bir aşağılık kompleksi ise Yunanlılardan sonra Rumlar da Kıbrıs’taki son zavallılık marifetleri ile kendilerini aştılar.
Sebebi aslında perde arkasında belli. Onu da yazımızın sonlarına doğru açacağız. Ancak önce yaşanan bu küstahlığı bir kez daha hatırlatalım.
Güney Kıbrıs Yönetimi Eğitim Bakanlığı, orta eğitimde “Oxford Discover Futures 3 Workbook” isimli İngilizce eğitim kitabında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatan bölüm var diye kitabın toplatılmasına karar verdi.
Hatta daha öncesinde, Rumlar öğretmenlerine, Oxford gibi ciddi bir markanın patenti olan bu İngilizce ders kitabının görülmemiş bir ilkellikte Atatürk ile ilgili sayfasının yırtılması talimatı da verdi.
Atatürk’ün “Türkiye’nin Muhteşem Kahramanı” başlığı altında işlendiği 36’ncı sayfasının yırtılması talimatı verilen genelge için bir de yazılı açıklama yapıldı. Kitabın “uygunsuz” görüldüğü ve tamamen toplatılmasına hükmedildiği belirtildi.
Kafasını kuma gömen ve gerçeklerden kaçan Rumlar hatta kitabı yaksınlar. Bu alçakça adım da onlara yakışır. Atatürk’e tüm dünyanın hayran olduğu gerçeği ve bazılarının bu gerçekle, bu aşağılık kompleksi altında nasıl ezildiği bir kez daha anlaşılır.
Tabii ki Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan olaya tepki geldi AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygısızlık yapanlar karşılarında her zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini bulacaktır” dedi.
Rumlar emin olsun, aynen ilelebet öyle de olacaktır.
Peki yukarıda dediğimiz gibi neden ardarda bu anlamsız girişimler geliyor?
Geçen hafta Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ön almak ve önceden açıkça olası Yunan ve Rum provokasyonlarına karşı uyarılarda bulunmasının perde arkasını açmıştık. Çünkü bazı kabul edilmez girişimlerin istihbaratı alınmıştı ve erkenden uyarı şart olmuştu.
İşte Rumların Atatürk’ümüze karşı bu provokasyonu da önümüzdeki dönemde kendi paylarına bu tansiyonu yükseltme çabalarının işaret fişekleri.
Ana hedefleri KKTC’nin Maraş açılımını yeni bir boyuta taşıma hazırlığının önüne yüksek tansiyonlu politika ile ilk set çekmek.
Çünkü, gelen güvenilir bilgilere göre, Maraş konusu önümüzdeki dönemde oldukça sıcak bir başlık olacak.
ERSİN TATAR NE DEDİ?
Bunu anlamak için de geçen gün KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın açıklamalarına şimdi dikkatlice bakalım;
‘Maraş 47 yıldır kapalı. Benim başbakan olduğum dönemde bu iradeyi ortaya koyduk. Kıbrıs’ın baktığımızda bizim bu mücadelede Türkiye’nin varlığı fevkalade önemli. Dolayısıyla bu meseleyi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la gündeme getirdim. 47 yıldır kapalı olan Maraş esas itibariyle bir anlaşma olursa Rumlara iade edileceği noktasında böyle bir beklenti içerisinde olundu karşı taraftan. Annan Planı zamanında bizler evet dedik, onlar hayır dedi. Hayır demelerine rağmen tamamen Avrupa Birliği’ne alındılar. Evet deselerdi Maraş iade edilecekti. Daha sonra çeşitli yine müzakere süreçlerinde bir anlaşma olsaydı, Rumlar bizlere eşitlik temelinde bir anlaşmaya niyet etselerdi yine Maraş söz konusuydu.
ARTIK O İŞ BİTTİ
Artık bir anlaşma umudu olmadığı için yıllardır bu iş böyle kaldığı için Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye’nin iyi niyetine rağmen karşı taraftan hiçbir iyi niyet görmediğimiz için; çünkü karşı taraf maalesef Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu taraflı duruş ve onların bize göre avantajlı pozisyonda bir bakıma statükoyu koruma arzu ve niyetleri Kıbrıs’ta yakın bir gelecekte anlaşma olmayacağını işaret etmek durumdayken artık 47 yıl daha Maraş’ın kapılarının kapalı kalması hiçbir anlam taşımaz, dedik.
MARAŞ TÜRK VAKIFLARININ
Maraş esas itibariyle bizim Türk vakıflarına ait bir bölgeydi. 1571’den sonra Ada’nın tümü esas itibariyle bir Osmanlı adasıydı ve oradaki mallar, mülkler bir takım vakıflara ait. Belgeleri var 3 veya 5 vakıfa ait bir bölge İngiliz sömürge döneminde vakıfların kendi tüzüğüne, kendi bir takım düzenlerine rağmen peşkeş çekilmiş ve o peşkeş neticesinde oradaki oteller, binalar dikilmiş. Dolaysıyla kimse bu başkalarına aittir, Rumlara aittir diyemez.
ATA TOPRAĞI
Çünkü Ata toprağı. Gazimağusa’mız gerçekten Kuzey Kıbrıs’ın en güzel, en anlamlı şehirlerinden birisidir. 1974’ten sonra büyük bir kalkınma olmuştur. 1878’de Osmanlı, Kıbrıs’ı İngiltere’ye devrederken nüfus 50 bin Türk, 100 bin Rum. Aradaki fark 50 bin. 1960’da bizim 50 bin olmuş 100, Rum’un 100 bin olmuş 400 bin. İngiliz döneminde gerçekten Yunanistan ve diğer adalardan nüfus çekmek suretiyle nüfusu aleyhimize çevirmiş. Bugün Avrupa Birliği’ne bakınız 700 bin nüfus olan Kıbrıs Rum yönetimi Almanya ile aynı hakka sahip. Bir defa veto hakkı var. 450 milyon nüfuslu Avrupa Birliği’nin, 85 milyon nüfuslu Türkiye Cumhuriyeti ilişkilerinde herhangi bir noktada Rum tarafı ‘Ben buna onay vermiyorum veto hakkımı kullanıyorum’ derse, veto kullanarak durdurabiliyor. O şekilde dünyada insan hakları ve buna benzer bir takım düzenlemeler halklara ayrı haklar vermiştir. Dolayısıyla Kıbrıs’ta iki ayrı halk vardır. Uluslararası standartlar da böyle emretmektedir. Dolayısıyla Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumları arasında hiçbir fark olmaması lazım. Zaten anlaşmalar da bunu emrediyor. Dolayısıyla biz de herhangi bir anlaşma durumuna ve hiçbir zaman Rumların boyunduruğu veya onların otoritesi altına girmeyiz ve girmemeliyiz.
1- İKİ AYRI EGEMEN DEVLET
2- MARAŞ YENİ POLİTİKANIN PARÇASIDIR
O yüzden iki ayrı egemen devletten bahsediyoruz. Maraş yeni politikanın bir parçasıdır. Kıbrıs eski Kıbrıs değil, Doğu Akdeniz eski Doğu Akdeniz değil, Türkiye eski Türkiye değil. O bakımdan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki statüsü ve değeri bu siyasi yeni değerlendirmede çok daha önemli hale gelmiştir.’
İşte bu sözler Rumları deliye döndürüyor. Satır aralarında şifreler çok net. Kıbrıs’ı sıcak günler bekliyor. Asla geri adım atmak yok.
Sağlıklı günler dileklerimle.